Sabri ÜLKERİ'i Rahmetle Anarken

04.Kasım.2024  |   213 Görüntülenme    |      |  


SABRİ ÜLKER'i RAHMETLE ANARKEN... 

Türk Yurtları dergimize ilgisini hatırladım.

***

TÜRK YURTLARI dergimizin çıkış serüvenini anlatırken ÜLKER reklamlarının desteğine değinmem çok ilgi çekti. Sabri Ülker'in Kırım Türklerinin aylık dergisi EMEL, Ahmet Kabaklı'nın çıkardığı TÜRK EDEBİYATI  dergilerini de reklam vererek desteklediğini biliyorum. İsimleri vererek ve altına MHP Davası sırasında yapılan çalışmalara Sabri Ülker'in maddi yardımlarını araştırarak kaydeden ve SABRİ ÜLKER biyografi kitabının materyallerini toplayan ülküdaşımız Ali Osman Mola'nın katkısı olan satırlarla müstakil bir mesaj olarak tekrar veriyorum:

***

TÜRK YURTLARI deneyimimizden unutamadığım bir konu da ÜLKER markasının banisi merhum Sabri Ülker'in milliyetçi basın/yayın kuruluşlarına verdiği değer ve maddi destektir.

Bir büyüğümüzün (TAHA AKYOL) referans telefonu ile dergisine reklam verilmesi için 30'unun başlarındaki bir hekimi kabul edip değerli vaktini ayıran Sabri Ülker, TÜRK YURTLARI dergimiz çıktıkça her sayı için tam sayfa reklam vermeyi taahhüt etti ve gereğini de ilgili birime yanımda emretti. Dergimizin çıktığı sürece baskı kalitesini korumasında bu destek çok değerli oldu.

İşin garibi -siyaseten Turancılık fikriyatına bigane olduklarını anladığım- ÜLKER reklam servisindeki "kraldan fazla kralcı badem bıyıklı işgüzarlar"ın yayınlanan reklamların bedelini öderken yaptıkları ayak sürüme ve mızmızlıktı. Fakat ortada kapı gibi "Sabri Ülker talimatı" olduğu için çeklerimizi istemeden de olsa imzalamak zorunda kaldılar.

***

ALİ OSMAN MOLA Katkısı (Son satırlara dikkat ediniz):

MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası Baş Avukatı Şerafettin Yılmaz anlatıyor (Avukat Bürosu'nun giderleri için):

"Bir defa şunu söyleyeyim: Milliyetçi Hareket Partisi Davası'nda büroya ne parti tarafından, ne Türkeş tarafından, ne oğlu Tuğrul tarafından bir kuruş para gelmemiştir. Ne zaman gelmiştir? Davanın bitmesine çok az bir zaman kala Avrupa'dan Türkiye'ye çok para gönderildiğini öğrendiğimizde biz durumumuzu anlatınca bir veya iki defa bize Türkeş tarafından para geldi. Onun dışında hiç para gelmedi. Ben o büronun bütün masraflarını, bu davanın zorunlu gider paralarını da sağdan soldan, en çok da Sabri Ülker'den alarak karşıladım. Ülker'e ben her zaman medyunu şükranım, bizi ayakta tutan Sabri Ülker'di."

***

"Galip Abi, hayatı boyunca paraya değer vermemiş, kimseden bir kuruş istememiş bir adam ama cezaevindeki Ülkücüler ve aileleri söz konusu olunca tam tersi bir yapıya büründü. Yardım alabileceğini düşündüğü herkese gider, isterdi. Bunların çoğu da kerhen yardım eder, isteksizliklerini belli ederlermiş. Çok üzülürdü tabii ama o çocuklar ve aileleri aç kalmasın diye sesini çıkarmaz, az çok demeden alırdı. İşte bu konuda da Sabri Ülker'in ayrı bir yeri vardır. 

Galip Abi, Sabri Ülker'i görüşmek üzere aramış ve randevu almış. Tabii nasıl karşılanacağını bilmiyor. Uçaktan inip dışarı çıkınca Sabri Ülker'in gönderdiği şoför tarafından karşılanmış. Alınıp fabrikaya getirilmiş. Sabri Bey, Galip Abi'yi çok güzel bir şekilde ağırlamış ve yüklü de bir yardım yapmış. Yardımları bununla sınırlı değil tabii.

Bu yüzden Galip Abi, hayatı boyunca Ülker bisküvi ve çikolatalarından başkasını almadı."

***

Milliyetçi İ şçi Sendikaları Konfederasyonu (M İ SK) ve Kızılay'ın

eski Genel Başkanlarından Tekin Küçükali de, 1979'da Ülker Fabrikası'nda meydana gelen olayların canlı tanığı ... Küçükali, o dönemde MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in talimatıyla, Ülker

Ailesi'ne yardımcı olmak için devreye girmiş. İ şe, ailenin ve fabrikanın güvenliğini sağlamakla başlamış. Küçükali, bu arada Sabri

Ülker'i yakından tanıma fırsatı elde etmiş. 1980 İhtilal'i oluyor, MHP'li Tekin Küçükali cezaevine giriyor. Çıktıktan sonra Sabri Ülker'i ziyarete gidiyor.

"Sabri Bey, bir orkestra şefi gibi, herkesi hizaya soktu" diyen Te­kin Küçükali, şöyle anlatıyor: 

"(İkinci ziyaretimde) Bana dedi ki: 'Sen içeriye girdin çıktın. Peki diğer arkadaşların ne yapıyorlar?' 'Vallahi, durumları zor olanlar var.' dedim. 'Nasıl yapalım?' diye sordu.

Dedim ki: “Efendim, dışarıda olanlar var, işi gücü yok; adam içerde, yiyecek ekmeği yok.' 

Ülker: 'Sen bir liste yap, bana gel. Bir yeri sahiplen.' dedi. Ben de bir yeri sahiplendim. 

Şimdi hazır yeri gelmişken söyleyeyim. Yıllar sonra ilk defa bu işi burada konuşuyoruz. Şunlar mesela (Masasının altından bir poşet çıkarıyor ve içini gösteriyor. Poşet tıka basa üst üste lastiklenmiş kağıtlarla dolu.) 1988'de Bursa Cezaevi'ne gönderilen paraların makbuzları... Burada listeleri de var; cezaevinde kimlere ne vermişiz, ne kadar vermişiz bu makbuzlarda hepsi yazılı. Bu paraları yatırdıkça bu makbuzlarla beraber ben Sabri Ülker'e gidiyordum ve diyorum ki: 'Efendim, bu işin şurasını şöyle yaptık.” 

Ben şu makbuzları alıp kendisine gittiğimde, 'Efendim, bana verdiğiniz şu para karşılığı şu makbuzlar...' dediğimde Sabri Ülker bana dedi ki: 'Tekin Bey, bana neyi ispat etmeyi çalışıyorsun?' 'Efendim, kontrolsüz işin suistimale gideceğini düşünürüm. Para konusunda da ben iddialı bir adam değilim. Hiç olmadım.' dedim. 'Tamam, hiç olmayabilirsin ama bana niye bu makbuzları her ay getiriyorsun?' dedi. 'Efendim, siz de bir görün. Benim içim rahat etsin. Sizden endişe etmiyorum ama olur ki ileride şeytan aklımıza girer, yanlış iş yaparız; kontrolde olduğumu bileyim.”' dedim."

***

ÖNEMLİ NOT: Merhum Sabri Ülker Bey'in millî duyarlılığını, adalet, cesaret ve vefasını överken bu övgüden oğlunun otomatikman nasiplenmesini istemem doğrusu. (Ali Osman MOLA)

Siz de Bir Yorum Bırakmak İster misiniz?