Trabzonspor ve Algı Yönetimi
TRABZONSPOR VE ALGI YÖNETİMİ
Tekin KÜÇÜKALİ
Taka Gazetesi
Futbol dünyasında lobicilik hep önemli olagelmiştir. Ancak kulüplerin kurumsal kimlikleri ve markalaşma süreçleri hızlandıkça lobicilik vazgeçilmez bir hal aldı.
Bu nedenle, her yazımın bir yerlerinde mutlaka lobiciliğe vurgu yapmaya çalışıyorum. Çünkü sistemli işleyen bir lobicilik geliştiremeyen futbol kulüpleri önce sahada kazandıklarını masada kaybederler; sonra itibar kaybına ve imaj kaybına uğrarlar.
Sanayileşme çağı, 1960lı yıllara gelindiğinde artık sona ermişti. Ardından bilgi çağı başladı. Bazıları bu sürece bilişim süreci de diyor. Ancak ben özellikle İnternetin tamamen hayatımıza girmesiyle yaşadığımız bu çağın “yorum çağı” olduğunu düşünüyorum. Yani bilgi, demirin kızgın ateşte dövülmesi gibi dövülüyor, sonra ona şekil verilerek topluma sunuluyor. Toplum da bilginin bu yeni sunuluş biçimine itibar ediyor.
Bilginin maharetli ellerde yorumlanarak yeniden piyasaya sürüldüğü bugünlerde karşımıza iki temel kavram çıkmaktadır. Pazarlama ve algı yönetimi. Markalaşma bu iki stratejik çalışma sonucunda şekilleniyor. Rekabetçi serbest piyasa ekonomisi diye süslenerek topluma sunulan kapitalizmin acımasız rekabet ortamında büyük şirketlerin aşağıdan gelerek büyümek isteyen, devrim yaparak piyasada yer edinmek isteyen küçük firmalara neler çektirdiklerini işadamı arkadaşlarımız çok iyi bilir. Kendini kanıtlamış, büyükler diye anılan üç İstanbul Kulübünün yanında dördüncü büyük olarak ortaya çıkmak ve daha da önemlisi yakaladığı bu marka değerini korumak sanıldığından çok daha zordur. Örneğin, uluslararası iletişim sektöründe büyüme hamlesi yapan Apple firmasına rakipleri lobicilik yaparak milyonlarca dolar ceza kestirdi. Apple bir mücadeleye girdi ve altından kalkarak bugün akıllara yerleşen bir marka oldu.
Yenidünyada, yorum çağında hiç kimse olayların ve gerçeklerin aslında ne olduğuyla ilgilenmiyor. Her şeyi algı belirliyor. Herhangi bir konuda algıyı istediği şekilde üreten, oluşturan ve benimseten kişi o konuda hâkim konuma geliyor. Algıyı o kişi yönetiyor. Algıyı iyi yönettiğinizde; veliye deli demek, deliye de veli demek çocuk oyuncağı oluveriyor. Bakın önce “şike sahada olur, saha temiz” diyenler, şimdilerde “olur mu öyle saçma şey” diyebiliyorlar. Yalan söylemek de bir algı yönetme biçimidir, ancak kısa süreli etkisi vardır ve yakalandığınızda kulübe daha fazla zarar verirsiniz.
Algının diğer adı yargıdır. Yaratılan güçlü bir algı, kırılması zor bir ön yargı demektir. Algı yönetiminde üç temel strateji vardır. Ya yepyeni bir algı yaratırsınız, ya mevcut bir algıya yön verip onu değiştirirsiniz ya da var olan güçlü yönlerinizi daha da güçlendirici çalışmalar yaparsınız. Algı oluşturmak profesyonellerin işidir. Algıyı değiştirebilenlere ise günümüzde dahi deniyor.
Tekrar futbola dönersek, futbol artık eskisi gibi sadece sahada oynanmıyor. Kulüpler oluşturdukları kimlikleri ve algıları sürekli yenilemenin, kendileriyle ilgili yeni algılar oluşturmanın peşinde koşuyor. Rekabet öylesine acımasız ki, hiçbir şey yapmadan eski kazanımlarla yetinmeye kalkışan yöneticiler eninde sonunda başarısız oluyor.
Elimizde bir Trabzonspor markası var. Bu marka hangi algılarla ayakta duruyor? Öncelikle Trabzonspor, bu ülkede futboldaki İstanbul egemenliğine dur diyen ilk ve tek takımdır. 1967’de şehrin futbol dinamiklerini bir araya getirerek doğan Trabzonspor, 70’li yıllarda lig şampiyonlukları, kazanılan kupalar ve Avrupa destanları ile Anadolu’nun isyancı çocuğu olmuş ve bir nevi gerçekleştirdiği devrimle herkesin alkışını ve sempatisini kazanmıştır. O dönemin insanlarının artık tutunacağı yeni bir dalları vardı. Güçlü ekonomiye ve tarihe sahip İstanbul takımlarıyla yüreğini ortaya koyarak başa çıkabilen bir takım. Tam da Türk kimliğine uygun bir oluşum. O dönemlerde ki Trabzonspor’u tanımlarken Turgay Şeren;
“Eskiden Trabzonspor maçlarını izlemekten sıkılırdım çünkü hep rakip kaleciyi izlerdik.” Diyor.
Samet Hoca, ”Futbolculuk dönemimde Avni Aker’e çıkarken ayaklarım titrerdi.” Diye itiraf ediyor.
Yine bir Liverpool hatırası var: “1976-1977 Sezonu Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonu Liverpool o sezon Trabzonspor’la oynadığı ilk maçı 1-0 kaybetmiş, ikinci maçta Trabzonspor’umuz yine iyi bir oyun ortaya koymuş fakat tecrübesizliğine yenilerek sahadan 3-0 mağlup ayrılmıştı. Liverpool Teknik Direktörü Boby Paisley’in İngiltere’deki maçtan sonra İngiliz gazetecilerle basın toplantısı: “Gördünüz işte bu takıma yenilmiştik, Bugünde yenilebilirdik, Allah’tan tecrübesizdiler. Bu maçtan sonra kupayı alacağımıza inanıyorum. Sanmıyorum ki bir daha böyle bir takım karşımıza çıksın…”Evet, gerçekten de öyle oluyor ve Liverpool o yıl Şampiyon Kulüpler kupasını müzesine götürüyordu. Üstelik Trabzonspor’a 1-0 kaybettiği maçın dışında tüm maçları kazanarak… İngiliz Gazeteciler Liverpool’un aldığı kupa sonrası şu yorumları yaptılar: “Evet Avrupa’nın en büyüğü Liverpool fakat en büyüğü yenen tek takım Trabzonspor’u da kutlamak gerekir”…”
Trabzonspor’un marka yapan birinci değeri tarihidir. Hayat hikâyesidir, mücadele serüvenidir. Varoluş mücadelesi vermek ve tüm zorluklara rağmen direnmek ve kendisini kabul ettirmek Trabzonspor’u marka yapan en temel değerdir. Trabzonspor’un kimliği, kişiliği tarihinde saklıdır. Ancak 1984’teki şampiyonluktan bu yana cepten yiyoruz. Gençlerimize ve çocuklarımıza bu tarih, yaşanmayan bir efsane gibi gelmeye başladı. Bu yüzden, bir dönem Trabzon kentinin spora ve futbola verdiği değeri resimler eşliğinde sizinle paylaştım. “Eski camlar bardak oldu.” Diyenler çıkabilir. Ben de diyorum ki; eski camlar bizimdi de yeni bardak niçin bir türlü bizim olamıyor?
Şu soruları da ekleyerek bitirmek istiyorum: Trabzonspor taraftarı olduğundan bu yana şampiyonluk yaşayamamış Trabzonsporlularla kulüp olarak ne kadar yakınlaşabiliyoruz? Örneğin, Trabzonspor müzesi ne durumda? Orada şampiyonluk günlerimizi ziyaretçilerimize yaşatabiliyor muyuz?
Ne demişler, “gözden uzak olan gönülden de uzak olur.”
Gelecek yazımda, Trabzonspor marka değerini oluşturan diğer unsurları ele alacağım.
Sağlıcakla kalın…
TRABZONSPOR VE ALGI YÖNETİMİ için 21 cevap Latif MARAŞLI der ki:
Siz de Bir Yorum Bırakmak İster misiniz?
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 10:34
Sayın Küçükali,
Yazınız çok güzel. Trabzonlu veya karadenizin hiçbir vilayeti mensubu olmayan aslen Gaziantepli bir Trabzonspor taraftarıyım.
1. Trabzonsporu Trabzon şehrinin zannedenler Trabzonsproru Trabzonlu da olsa hiç tanımıyor demektir. Ne kadar Trabzonlu tanıdıklarım benim Trabzonspor aşkımı görünce şaşırıyorlar ki, buda aslında çoğu Trabzonlu hala bunu anlamamış ve Trabzonsporu 250.000 nüfuslu bir şehre mahkum düşünmüşler.
Latif MARAŞLI
Bazı şeyleri buradan yazınıza destek olsun diye sıralayacağım.
2. Trabzonspor, şehir takımı değil bir ülke takımı. Trabzonspor anadolunun yükselen sesi. Bunu artık Trabzonlu kardeşlerimiz anlasın ve Trabzonlu olmak Trabzonsporun sahibi olduğu düşüncesinden kurtulsunlar yoksa bizi kaybederler.
3. Ben çocuklarımı Trabzonsporlu yapana kadar çok çile çektim. Etrafım GS li dolu. Ama çocuklarım TS li oldular. İkiside lise sona gidiyor. Şimdi bana soruyorlar, baba bizim takım büyük takım sınıfında olsa futbolcularını kaptırır mı, şampiyon olamaz mı, bizim arkadaşlarımızın takımı hep şampiyon oluyor biz niye dolgu takımı gibi duruyoruz diye….. Şimdi bende ahkam kesen Trabzonlu kardeşlerime soruyorum; Sizin şehrinizde TS li olmak kolay. Takım yenilsede sizinle uğraşan yok. Ya bizim gibi Trabzonlu olmayıp başka şehirlerde yaşayanların durumu ne olacak.
4. Trabzonsporu o kadar çok şehrin takımı yaptınız ki, Trabzonlu olmayan teknik adamlara Trabzonlu olan ama takım üzerinde hiç başarı edinememiş kişilere gösterilen tölerans gösterilmedi. Başarı gösterenlerde bir şekilde gitti. Bu şehir ırkçılığından çıkıp TRABZON SPORUN büyüklüğüne yakışır bir takım yönetilmelidir.
5. Evet lobicilik önemli. Geçen sene TFF önünde binlerce kişi toplandık. Ben Gaziantepten çocuklarımın ikisinide alarak geldim. Ama bir tek TS yöneticisi orada yoktu. Hak istenmez kazanılır. Bizim büyüklerimiz, Sütçü İmamlarımız, Topal Osmanlarımız, Ali Şükrülerimiz hak istemediler aldılar. TS YÖNETİCİLERİNE BURADAN SESLENİYORUM: SİZİN TAKIMIN HAKLARINI SAVUNMANIZ TRABZONDAN BAŞKA ŞEHİRDE OLMUYOR MU? TFF NİN ÖNÜNDE YAPILAMIYOR MU?
6. Bakın Aziz Yıldırım içeri girdi. Mahkeme suçlu buldu. Ama sanki sütten çıkmış ak kaşık gibiler. Bu yönetimin kırizi iyi yönetme kabiliyeti ile ilgilidir. Bizim yöneticilerimiz ise TFF önüne bile gelemediler zahmet edip.
Daha çok söylenecek şeyler var ama TEK SÖZ AYIP. YÖNETİM BAHANE UYDURMA YERİ DEĞİL. BÖYLE GİDERSE TS Trabzon şehrinden başka hiçkimsenin takımı olmaz.
Saygılarımla
der ki:
orhan BİRDAL der ki:
HAVVA BULUT der ki:
isa bal20 Eylül 2012 tarihinde, saat 11:23
size aynen katılıyorum ben tokatlıyım. 1998 öncesinde gs taraftarı idim. bir anadolu evladına anadolu takımı yakışır zihneyeti ile hareket edip ts taraftarı oldum. ve şu anda bulundıuğum şehirde çevremde çok fazla trabzonlu var yanlız onlardaki takımı ve hocayı eleştirme beni dahi bezdirdi. şu anda ts yi trabzonlular zor durumda bırakmakta, trabzonlu olmayan ts taraftarları ise destek oluyor
Kadir ŞANLı der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 16:04
SEVGILI LATIF VE ISA KARDEŞLERIM; BIR TRABZONLU OLARAK SIZLERI ÇOK IYI ANLıYOR VE SABıRLAR DILIYORUM.ÖZELLIKLE ŞU SıRALAR BIZLERE ENÇOK LAZıM OLAN ŞEY SABıR. BAKıN , SON YIRMI YıLDA TRABZONSPORUN 3 ŞAMPIYONLUĞU ÇALıNDı. BU ÜÇ ŞAMPIYONLUĞUN VERECEĞI IVME ILE GELECEKBILECEK MUHTEMEL 5-6 ŞAMPIYONLUĞUNDA DOLAYLı OLARAK ÇALıNDıĞıNı DÜŞÜNÜRSEK DURUMUN GERÇEK BOYUTU ORTAYA ÇıKAR. FUTBOL ARTıK SAHA OYUNU DEĞIL, BUNU HEPIMIZ BILIYORUZ. ŞIKE TAPELERINDE AZIZ YıLDıRıM’ıN ADNAN POLAT’A “TRABZON’UN ŞAMPIYON OLMAMASı LAZıM YOKSA ÖNÜNÜ ALAMAYıZ” LAFı HERŞEYIN ÖZETIDIR. SORUN AZIZ YıLDıRıM DEĞIL, MILYON TANE OLSALAR GENE SORUN DEĞIL. ANCAK SORUN DEVLETSE ORAYA BIZLERIN BIRŞEY YAPAMADıĞı GIBI TRABZONSPORDA BIRŞEY YAPAMAZ. DEVLETIN DÜZELMESI VE IYI GÜNLER UMUDUYLA SELAMLARıMı ILETIYORUM…
ibrahim Kodanoğlu der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 17:12
Yazınızın altına imzamı atıyorum.Kesinlikle tespitleriniz doğru,Trabzonda yaşayan
taraftarımızın,trabzonspor yaşam biçimi olmuş,Spor olarak bakamıyoruz.Ya çok
seviyoruz,ya çok geriyoruz,ortası yok,Hoca için,futbolcu için ve yönetici çok zor
bir ortam mevcut,anlayış araki bulasın.hep başarı,hep başarı,hergün güneş açsın
istiyoruz,fakat bazen hava bulutlu,bazende yağmur yağabilir,!!!!
RIZA /İSTANBUL der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 10:34
ŞİKE SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIŞ İSTANBUL TAKIMLARI YAPIYOR ŞİKEYİ TRABZONLU ZENGİN İŞADAMLARI RANTIN PEŞİNDE! YAPILAN HAKSIZLIKLARA SES CIKARMIYORLAR HATTA MAFYASI
BİLE ONLARA ÇALIŞIYO BARUT İCAT OLDU MERTLİK BOZULDU NAPOLYON NE DEMİŞ $$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€€!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!1
alper çebi. der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 10:35
GERÇEKTEN TEBRİKLER BU YAZIDAN DOLAYI BEN SADECE VE SADECE TARAFSIZCA OBJEKTİF OLARAK BAKIP OKUYUP SONRADA DERS ALDIĞIM BİR YAZI
Ali papa der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 11:17
Sayın Küçükali,değerli yazılarınızı zevkle okuyorum.Yanlız yazacağım youm yazınızla ilgili değil.Bu nedenle özür diliyorum.İki gün önce Kılıçdaroğlunun,11 maçta şike ve teşvik suçlarından başkanı asbaşkanları ve alt yapı teknik yöneticisi ağır cezalar almış FB kulübünü ziyaret etmesi,Aziz Yıldırımla hoşsohbet edip gülücükler dağıtarak pozlar vermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?Ben 60 yaşındayım.20 li yaşlarımdan beri,birtek seçim hariç(bir yakınımız barajı geçme sorunu olan bir partiden Karadenizin güzel bir ilinden aday olduğu için)her seçimde CHP ye oy verdik.Gelecek seçimlerde CHP haricinde iktidar alternatifi olabilecek bir parti kurulmazsa ki zor görülüyor,boş oy kullanacağız.Başbakan oda mahkeme kararından önce olmak üzere açık bir şekilde FB yi desteklemişti.Kılıçdaroğlu’da geri kalmamak için Aziz Yıldırım!a Yargıtay ta davası olan bir süreçte açıktan destek veriyor.Aziz Yıldırımın İstanbul Belediye Başkan adayı olacağı söyleniyor.Bana kalırsa,milletvekili adayı yapıp dokunulmazlık kazandırma formülü bile düşünüyor olabilir.Ana muhalefet partisi olarak,artan terör olayları karşısında ,çözüm önerileri üretmek yerine ,Yargıtay süreci devam eden bir davada ,yargıyı psikoljik olarak etkilemiye çalışıyor.Üzücü şehit haberlerinin öne çıktığı görsel ve yazılı basında fazla bir eleştiri almadı.:,Hatta hiç eleştiri almadı.Acaba Yargıtay Aziz Yıldırımın cezasını onar ve Başkanlıktan ayrılırsa,CHP nin seçimlerdeki büyük olasılıklı hezimetinden sonra CHP nin yakasından düşüp,FB Cumhuriyetinin başkanlığına adaymı olacak?
Cengiz Bozkurt der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 13:22
Sayın Kucukali,
İstanbulda yaşayan Karadenizli bir gs taraftarıyım.
Yazılarınızda takip etmekteyim.
Yazdigininiz bu gercekleri gercekten tüm karadenizliler olarak anlaşılması gerektiğini
Dusunmekteyim.
Ne kadar gs taraftarı olsamda Ts ve oluşturduğu markanın
Bız karadenizlilere gurur verdigini düşünmeyeyim.
Saygılarımla
HASAN BİRDAL der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 13:23
Sayın Başkanım öncelikle yazınızı okuduk ve cok beğendik elinize ve kaleminize sağlık.Trabzon spor bizim yaşam kaynağımız trabzon sporumuzun herzaman yanında olan siz değerli başkanımız ve taka gazetemıze teşekkür ediyoruz. bizde bir kac eksikliği Trabzon Spor Taraftarları olarak dile getirmek istiyoruz .Öncelikli olarak forma konusuna değinmek istiyorum(1). 0.7 yaş arası lisanslı formamız yok istanbulda bir millona yakın Trabzonlu var inanın tarabzon spor forması bulmakta güçlük cekiyoruz. Trabzon forması satan mağza bulmak Çok zor oysaki 4 büyük takım diyoruz İSPAT beşiktaş, galatasaray ,fenerbahce Bu takımların forma mağazalarını ziyaret etmeniz yeterli olucaktır.(2).Trabzon Sporumun basındaki değeri ve yeri nerdedir yıllarca trabzon spor taraftarları olarak bunun mücadelesini verdik bizim macımız en son yayınlanır ve enkısa verilir iki yorum yapılır ve kenara atılır. Oysa 4 büyük deniliyor Trabzon Sporumuzun Trabzon tv kanalı varmı (YOK) Beşiktaş ,Galatasaray ,Fenerbahce Bunların TV kanalları var Bunun gibi büsürü sorunlarımız var.Gelen Yönetimler bunları düzeltmek için bir püreje ürettilermi veya caba sarfettilermi bence hiçbirşey yapılmadı.OYSAKİ BÜYÜK TRABZON HALKI VE TRABZON SPOR TARAFTARLARI TRABZON SPORU KARDEŞİ GİBİSEVER VE SAYAR BİZLER ONSUZ YAŞAYAMAYIZ ONU KÖTÜ YÖNETENLERİ ONDAN MENFAAT SAĞLAYANLARI ONU KULLANANLARI ONUN İSMİNİ ŞAHSİ MENFAATLERİNE KULLANANLARI HİÇBİRZAMAN UNUTMAYACAĞIZ HİÇBİR ZAMAN AFETMEYECEĞİZ.
YAKUP SARAL der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 13:28
Sayın Başkanım yazınızı okuduk.Çok güzel olmuş Elinize sağlık.Hasan Birdal kardeşimizin yorumuna katılıyor ve destekliyoruz.
Has Uşak der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 14:39
Trabzon kendi dinamizmi ile büyüyerk bu olguyu yarattı.Son yıllarda yabancı hastalığına tutularka kendi Devrimci dinamizminden uzaklaştı.Trabzon camiası tüm farklı kesimleri dahil haklı davasında takımının yanında örgütlü bir güç olarak duramadı.Tüm camiz olarak suçluyuz hepimiz.Fenerbahçe denklemin içinde,başkanı metriste tüm camiası arkasında ve senin başkanın kupasını isterken arkası boş…
BURHAN BİRDAL der ki:
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 15:13
sayın başkanım
yazılarınızı takip ediyor ve çok beğeniyorum.Çok güzel konulara değeniyorsunuz.Sizi tebrik ediyor yazılarınızın devamını bekliyorum
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 15:22
Sayın Tekin Küçükali;
Yazınız çok güzel olmuş.Kaleminize,yüreğinize sağlık.Bir Trabzonspor taraftarı olarak sizinle gurur duyuyorum.Davamızın arkasında bu kadar cesurca ve dürüstçe durduğunuz için…Artık gereken yapılsın diyorum.Ve Trabzonsporumuz hak ettiği yerde olsunn…
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 16:23
Sayın Tekin Bey;
Ben Trabzonsporlu değilim fakat Trabzonspora yapılan haksızlıklardan dolayı üzüntülü olan biriyim.Hasan Birdal beyin dediği üzere ”Oysa 4 büyük deniliyor Trabzon Sporumuzun Trabzon tv kanalı varmı (YOK)” evet bende çok katılyorum.Trabzonspor hep arka planda bırakılıyor ve hakettiği değeri göremiyor malesef…
20 Eylül 2012 tarihinde, saat 19:08
Sayın Tekin küçükali sizi seviyor ve saygı duyuyoruz.Yazınızı okudum yorum yapan arkadaşlarında eline sağlık. Ben farklı olarak ikitane pürejeden bahsetmek istiyorum (1) trabzon ili dahil tüm türkiyede trabzon taraftarları tesbit edilip telofon numaraları ve mailleri alınıp trabzon spor hakkında tüm haber,maçları ve tüm bilgilendirmeleri taraftara mesaj atılmalıdır .(2)ben bir oflu olarak hep şunu istemişimdir trabzon sporu temsilen tüm trabzon köyleri ilçeleri trabzon spor formasılyla dolu bir otobüsle gezilerek trabzon sporun bir efsane olduğunu trabzon sporu tarihi anlatılabilir kitaplar dağıtılabilir gençlerimize bu hizmeti sunmamız lazım (türkiye cumhurıyetinde bunu yapacak tek insan tanıyorum sayın tekin küçükali. bunun altına imzamı atarım saygılarımla…
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 00:06
sayın küçükali lobiçilik hakkında yazınızın büyük bir kısmına katılmakla birlikte bu işi yapan insanların başta siz olmak üzere trabzonsporun menfaatlerini kendi menfaatlerinden önde tutması gerekir eğer bir trabzonspor taraftarıysanız ki bunu devamlı öne çıkarıyorsunuz bu önümüzden geçen süreçin tam olarak tahlilini neden yapamıyorsunuz bunu neden söylüyorum daha önceki yazılarınızıda takip eden biri olarak söylüyorum. özellikle şike süreci boyunca bu olaya müdahil olan ve tamamen şike sürecini değiştiren bu ülkenin başbakanı hakkında tek kelime kelam etmemenize nedemeli, evet trabzonsporda bir fikir önderi olarak konuşmanız güzel ama benim taktığım konu bu şike sürecini tamamen değiştiren bir başbakan varken benimde bazı konularda hata yaptığını düşündüğüm yönetime herşeyi yüklemek insafsızlık olur. evet lobiçilik faliyeti ciddi şekilde ele alınması gereken bir konu ama önce kendi menfaatlerimizi geride bırakarak trabzonspor menfaatini öne çıkarıp birlik olarak bu işi yapmalıyız diyorum.inşallah bu şike sürecini değiştiren bu ülkenin başbakanınıda eleştiren bir yzınızı okuruz not : akp kökenli biri olduğunuz için bunu söylüyorum bu işin içinde chp ve mhpli siyasilerde var
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 08:26
Trabzon spor un en büyük eksikliği trabzon sporlu ve trabzon aşığı bir liderinin olmaması trabzon spor un büyüklüğünü görmeyen bir lider trabzon sporu yönetemez yönetirse böyle olur işte bir sağa vurullar bir sola ve hala birileri çıkmış savunmasını yapıyorlar biz artık taraftar olarak yalanlardan bıktık trabzon sporun hak eden bir başkan istiyoruz
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 09:58
Trabzonspor, bu ülkede futboldaki İstanbul egemenliğine dur diyen ilk takım. Bu takımı bugünkü pozisyonunu hak etmiyor. İlgili olan herkes şapkasını önüne alarak düşünmeli ve neler yapaılacğı ile ilgili çözüm üretmelidir.
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 10:03
sayın KÜÇÜKALİ şunu söylemek istiyorum İYİ Kİ TRABZONLUYUM İYİ Kİ TRABZON SPOR VAR İYİ KİLER İNANIN SAYMAKLA BİTMEZ BİZ ÇOK ŞANSLI Bİ YÖRE HALKIYIZ ŞUNUDA KİMSE YANLIŞ ANLAMSIN BEN ÜLKEMİN BÜTÜN HER YERİNİ ÇOK SEVİYORUM VE TRABZON SPORU DA TRABZON A VE TRABZON HALKININ MALI DEĞİLDİR ÇÜNKİ BİR DÜNYA MARKASIDIR BU TAKIMI GÜNEYDOĞUDA EN AZ TRABZON KADAR SEVİYOLAR HEPSİNE SAYGI DUYUYORUM KEŞKE KOMŞUMUZ OLAN İLİMİZ RİZE YEDE O İLİN ÖNDE GELEN BÜYÜKLERİ SAHİP ÇIKSA İNANIN REAL MADRİD GİBİ OLUR AMA BAKIN HEPSİ BU İŞE BULAŞMIŞ AMA İSTANBUL UN DÖRT BÜYÜK TAKIMINDA HATTAN KASIMPAŞA DA YENİ OLUŞUMDA RİZELİ İŞ ADAMLARI BOY GÖSTERİYO BUNLAR NEDEN BURDALAR NE ÇIKARLARI VAR KİME NEYE HİZMET EDİYOLAR BİLMİYORUM Bİ İNSANDA ÖNCE VATAN SONRA SILA AŞKI OLMAZ MI BU NASIL İŞTİR BİLMİYORUM BELKİ BİZİM İÇİMİZ DEDE İRLANDALILAR VARDIR MUTLAKA AMA BEN ŞAHSIM ADINA TRABZON SPORA GERÇEKTEN AŞIK Bİ EVLADI AİLESİ VE İŞ YERİ GİBİ SEVEN VE SAHİP ÇIKAN BÜYÜKLERİMİZİN GÖREV ALMASINI TEMENNİ EDİYORUM VE İSTİYORUM SAYGILARIMLA
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 10:08
Çok açık bir gerçek var ki, şu anda yönetim ve başarının matematiğini ülke içerisinde bu kadar teknik olarak sunan başka bir yazar yok.
Çok basit bir nedeni var, Sayın Küçükali sıradan bir yazar değil, yazdıklarına kendi hayatından referanslar verebilecek kadar tecrübe ile dolu.
Marka yaratmak kadar marka değerinin korunması ve unutulmuş bir markanın iade-i itibarını sağlamak da önemlidir. Son olarak, Kızılay’ın yolsuzluklarla anılan adını -en azından kendi yönetiminde- marka değeri kazandırarak, güvenilir kılmıştır -ki bu sağlam bir referanstır.
Marka değeri olan kurum, kuruluş ve organizasyonlar hem aktif sahada, hem de dolaylı alanlarda kazanırlar; çünkü “güçlü”dürler.
Trabzonspor’un marka değeri testi için şike süreci belirleyici oldu. Marka değeri en yüksek takım olan Fenerbahçe’ye karşı, başkanları ve yöneticileri suçlu bulunmasına rağmen, Türkçe tabiriyle “alenen şike yapılmış” olmasına rağmen Fenerbahçe’nin şampiyonluğu tescil edildi. Bu da marka değerinin ve lobiciliğin tanımı için mükemmel bir örnek. Bu konuda FB’den öğrenilecek çok şey var…
Trabzonspor’un sportif başarıya odaklanmadan önce -ve hatta ivedilikle- yapması gereken şey kesinlikle marka değerini yüksekltmesi ve dolayısıyla lobide çoğunluğu elde etmesidir. Boş sözler ve demagoji herkesin yapabileceği kolay bir eylemdir ve güncel yönetimin bu konudaki başarısı takdire şayandır!
21 Eylül 2012 tarihinde, saat 11:24
Şike sürecine müdahale eden bir Başbakan’dan bahseden arkadaşlara şunu söylemek istiyorum. Başbakan bizi de destekledi. Bazı parasal imkanları bizzat kendisi sağladı. Ancak biz siyaseti de kuşatacak LOBİ GÜCÜNE SAHİP DEĞİLİZ. Doğru kanallardan doğru kişilerle doğru işler yapmaya çalışırsak herkes bizi destekler. İşte bunun adı etkin lobi yapmaktır. Ama birbirimizi dışlayarak sonuç alamayız. Herkese ve her kesime ulaşamayız. Yukarıda bir arkadaşın dikkat çektiği olayı hatırlatmak isterim. Kılıçdaroğlu da FB’yi ziyaret etmiş. Demek ki FB herkesime ulaşma becerisini gösteriyor. Olaya siyasi kayırmacılık yaklaşımlarıyla bakmıyor. FB’nin etkin lobicilikle başardığı şeyleri Başbakanı suçlayarak görmezden gelemeyiz. Biz de doğru çalışmış olsaydık Başbakan bizim yanımızda olabilirdi.
Teşekkürler