Futbolun Taraftarı Olalım


11.Mart.2024  |   155 Görüntülenme    |      |  


FUTBOLUN TARAFTARI OLALIM

 

Önce bu yazımı tamamen okuyucularımın yorumlarına ayırmayı düşündüm. Her yazımın yorum bölümünde ateşli tartışmalar yaşanmaya başladı. Trabzonspor camiasını uyarma ve uyandırma görevimizi yapmaya başladık ELHAMDÜLİLLAH.

 

Bir başka nokta daha beni bahtiyar ediyor. Yazılarımı okuyanlar ve yorumlayanların bilgi ve kültür seviyeleri oldukça iyi. Bu durum beni daha fazla kamçılıyor. Ancak kendimi frenliyorum. Çünkü bizler ilke ve düsturlar etrafında kenetlenmek durumundayız. Gündelik söylemlerle savrulamayız.

 

Yorumları ne yönde olursa olsun, tüm yorumcularıma ve okuyucularıma teşekkürlerimi sunuyorum.

 

Türkiye'de futbolun yönetimi ile "taraf olmak" olgusunu ele almam gerektiğini düşünüyorum. Taraf olmanın kaynağı gerçek anlamda ayrı dünyaların insanı olmaktır. Halbuki bizde suni taraflar oluşturulmuş durumdadır. Siyasi taraflar, toplumsal taraflar, ekonomik taraflar...Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Gazete ismimiz bile var. Demek ki "taraf olmak ya da olmamak meselesi" toplumumuzun sosyolojik bir meselesi olarak önümüzde duruyor.

 

Ha bir de derin tarafımız var. Diğer tüm tavırlarımızı etkiliyor. Onun ruhumuzda yarattığı baskıdan bir türlü kurtaramıyoruz. Maalesef hala ideolojik tarafımız tavırlarımızı ve yorumlarımızı belirliyor.

 

İdeolojinin belirleyici olamadığı tek alanı hiç düşündünüz mü? Spor ve futbol taraftarlığı. Ayrımcılıkların, fikri ve ideolojik çatışmaların, siyasi tartışmaların, mezhep çatışmalarının ve etnik çatışmaların sirayet edemediği tek taraftarlık. Şöyle bir baktığımızda en masum, en doğal ve en insani taraftarlığımız futbol taraftarlığı.

 

Trabzonspor taraftarını gözünüzün önüne getirin. Türk var, Kürt var, Laz var, Ermeni var, Rum var, Çerkez var, Trabzonlu var, Malatyalı var, Antalyalı var, Alevi var, Sunni var, Arap var, Süryani var, devrimci var, ülkücü var, emekçi var, işadamı var, CHPli var, MHPli var, Ak Partili var, hülasa var da var.....

 

Gelmek istediğim nokta şudur: Futbol sevdasına ve futbol taraftarlığına siyaset bulaştırmak futbolu kirletmektir, futbolu esaret altına sokmaktır. Trabzonspor'u yönetirken siyasi yaklaşımlardan yararlanmak Trabzonspor'a ihanettir. Eğer HAKKIN taraftarı olmak durumundaysanız ya da VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ söz konusu ise futbol taraftarlığınızı bu konular halloluncaya kadar askıya alabilirsiniz. Bunun dışında her şartta futbolun yanında ve tarafında olmalıyız.

 

Günümüzde futbolu yöneten kulüp başkanlarının en büyk derdi siyasettir. Siyaset futbola futbol da siyasete alet edilmektedir. Bu iki farklı alanın içi içe geçmesi futbolu yönetmeyi ve dürüst bir futbol taraftarı olmayı oldukça zorlaştırmaktadır.

 

Bu temel sıkıntıyı basit bir kaç olayla izah etmeye çalışayım:

 

Ödül Meselesi: Milli takımımızın 500. maçına çıkmadan önce, örtbas federasyonu tarafından HAK HAYKIRIŞLARINI örtbas amacıyla verdiği hizmet ödülleri, siyasetin futbola gölge düşürdüğüne en tipik örnektir. Herkes bu ödüllerin hangi ölçülere göre verildiğini merak ediyor. Siyaset bürokraside kadrolaşacağı zaman öyle ölçüler koyarmış ki o ölçülere sadece siyasi iradenin kafasındaki adamın özellikleri uyarmış. Aynı şark kurnazlığı burada da yapılmış. Allah'tan akıl etmişler de ödül almak için milletvekili olma şartını koymamışlar.

 

Ortak akıl bir maharet daha göstermiş ve milli takımımızı dünya üçüncüsü yapan Şenol Hoca'yı unutmamış. Öyle ya şikenin en büyük mağdurlarından olan kişiye bir ödül verebilirsek olayı güzelce örtbas edebiliriz.

 

Şenol Hoca daveti reddetmiş. Kendisini bu doğru tespiti ve davranışı nedeniyle tebrik ediyorum.

 

Bu yaşanan olayı analiz ettiğimizde, siyasetin koca gövdesiyle futbolun üzerine düştüğünü söyleyebiliriz.

 

Ziyaret Meselesi: Şu soruyu sormazsak siyasilere haksızlık yapmış oluruz. Siyaseti futbolun üzerine kim davet ediyor, kim çekiyor? Şampiyonluk yarışının en fazla kızıştığı bir ortamda siyasilerle fotoğraf çektirip medyaya dağıtanlar kimlerdi? Futbolun yöneticileri değil miydi? CHP'nin Trabzonspor'u ziyaretini kabul edenler ve bu kabule tepki gösterenler kimlerdi? Trabzonspor'un yöneticileri. Bu tavır CHPli olan Trabzonsporluları incitmedi mi? Peki kabul eden yönetici, CHP taraftarı olmayan Trabzonspor taraftarının canını sıkmış olmadı mı?

 

Bir de kaşkol takma meselesi var elbette. Şunu söylemek istiyorum: Futbol camiası yöneticileri siyasetçileri ısrarla futboldan yararlanmaya davet ederse siyasetçi de bu fırsatı değerlendirir. Futbolun yöneticileri meselelerini siyaseti kullanarak çözme yoluna gitmemelidir.  Futbolun meseleleri futbol camiası içinde çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi halde siyasetçiler futbola bir birim katkı verirlerse, üç birim yararlanmak isterler. Yani bir koyup üç almak isterler.

 

Bu nedenle Trabzonspor başta olmak üzere tüm futbol camiasına sesleniyorum: Kimsenin ya da hiçbir şeyin tarafı olmayın, sadece futbolun taraftarı olun. Aksi halde futbol siyasetin esiri olmaktan kurtulamaz.

 

Futbolun yönetimi ile siyasetin eli arasındaki işbirliği konusuna şike örnek olayı çerçevesinde devam edeceğim.

 

Sağlıcakla kalın.....

Siz de Bir Yorum Bırakmak İster misiniz?