Futbolun Kitabını Yazan Şehir
FUTBOLUN KİTABINI YAZAN ŞEHİR
Trabzon
şehrinin spora ve futbola olan tutkusu nereden kaynaklanıyor? Trabzon İstanbul ile nasıl yarışabilir hale
geldi? Anadolu’da o kadar il varken Trabzon nasıl öne çıktı? Bu soruların
cevaplarını bulamazsak geleceğe yönelik bir arpa boyu yol alamayız.
Karadenizli
olmayan yakın bir dostum “Yaşlınız, genciniz, çocuğunuz ve kadınlarınızla bir
şehrin tümü futbola böylesine ilgi duyar mı? Futbol sevgisi sizin genlerinizde
var kardeşim” demişti. Ben de ona, “bu
sadece bir gen meselesi değil, erken kalkıp yol alma meselesi” demiştim.
Trabzon futbola da spora da hemen hemen İstanbul ile aynı zamanlarda başladı.
Örneğin,
Trabzon’da İdmanyurdu Futbol Takımı 1913 yılında, Trabzon İdman Ocağı Takımı
1921 yılında kurulmuştur. Yani Fenerbahçe’den sadece 5 yıl sonra Trabzon futbol
alanında Türkiye’deki yerini aldı.
Diğer
spor dallarına gelince; sırıkla atlama alanında 1924 Paris Olimpiyatlarına
Trabzon’dan Süleyman Rıza katılıyor. Hatta bu yolculuğunda yaşadıklarını o
günlerde anı kitabı olarak yayınlıyor.
Şimdi
girişte sorulan soruların cevabını vereyim. Başta futbol olmak üzere, sporun
her alanında İstanbul ile yarışıyoruz; çünkü zamanında deyim yerindeyse futbolun kitabını biz yazdık. Yandaki
resmi iyi inceleyin. Bu bir futbol kitabı. 1922 yılında yazılmış bir futbol
kitabının kapağı. Kitap o günlerde Trabzon’da yaşayan Kuğuzade Süleynman Rıza
tarafından yazılmış. Kitabın en önemli özelliği, futbolun kurallarını çizimler
eşliğinde anlatması ve İstanbul dışında futbolla ilgili yazılan ilk kitap
olmasıdır. Kitapta, İstanbul’da yaşanan futbol serüveni ve İstanbul’da o zamana
kadar kurulan kulüpler tek tek anlatılmış.
Ayrıca
o günlerde Trabzon’da var olan “İdmanyurdu, “Trabzon İdman Ocağı” ve “İdman
Grubu”futbol kulüpleri de detaylı olarak incelenmiş. Bu kulüpler arasında
kavgasız ve gürültüsüz olarak yaşanmış tatlı rekabete de değiniyor. Kitapta
Trabzon’da lise düzeyindeki futbol çalışmalarına bile yer verilmiş. Trabzon
gençliğinin futbol aşkı adeta kitabın ruhuna sinmiş.
Ancak
benim dikkatimi çeken noktalardan biri de kitaba verilen isim oldu. Kapakta yer
alan İngilizce kelimeye baktığımızda, futbolun
o günlerde Trabzon’da, tarihiyle, kurallarıyla ve kulüpleriyle genel
anlamda bir toplumsal kurum olarak
algılandığını anlayabiliriz. Trabzon şehrinin o günkü aydınları, futbola sadece
iki takımın 22 kişiyle yaptığı bir müsabaka olarak bakmıyordu. O gün futbola
geniş bir toplumsal perspektiften bakılıyordu.. Gelin görün ki, bugünkü futbol
camiası bile bu geniş zaviyeden futbolu algılayamıyor. Futbol ve futbolcular
sosyo-kültürel bir faaliyetten çok fabrika işçilerine dönüştürüldüler. Futbolun
ruhu, amatörlüğü, güzellikleri, insani yönleri ölürse; tabiri caizse altın
yumurtlayan tavuğun da öleceğinin hiç kimse farkında değil.
Futbol
en başta, sosyal bir faaliyettir değerli dostlar. Ekonomik kaygılar insani
güzelliklerin önüne geçmemelidir. Ekonomik gerekçelerle hakların ihlal
edilmesine karşı mücadele etmek de futbol sevdalılarının boynunun borcudur.
Zamanında Trabzon’da bu kitapları yazan o aydın insanlara layık olabilmek için
bir araya gelmekten, lobicilik yapmaktan kaçınmamamız gerekir. Aksi halde
başarılarla dolu bir futbol tarihi kitabı yazdıramayız.
Sonraki
yazımızda Trabzonspor ve lobicilik konusuna devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın.
Siz de Bir Yorum Bırakmak İster misiniz?