Diyor ki; “ben artık senin futbol anlayışından ve futbolu yönetiş tarzından hoşnut değilim bu böyle bilinmeli”
Futbol taraftarı takımının elçisidir. Mesajları o ulaştırır. Çoğu zaman tribünde avazı çıktığı kadar bağırır, ancak yöneticilerin kulaklarını tıkadığını fark ettiğinde, takıma zarar gelmesin diye, bu haykırışlar yerini sessizliğe ve ilgisizliğe bırakır. Sağırların sessiz çığlığı duyabileceklerini umarlar.
Futbol taraftarı takımının ajanıdır. Ortamı sinsice dinler, koklar ve beynine yazar. Takımının son imaj durumunu tespit eder ve bozulma varsa düzeltmek için hemen harekete geçer. Mesela dakika 61 taraftar şehitlerimize büyük bir saygı bir o kadar da içten gelen yeni bir buluş yeni bir anlayışla huşu için de selam duruyor.
Bugünlerde Trabzonspor taraftarı da bunu yapıyor. Trabzonspor’un “şike süreci” ve “kaptırılan futbolcular” konularında aldığı yaraları sarmaya çalışıyor. Her yerde elinden geldiği kadar Trabzonspor’u savunmaya çalışıyor.
Taraftarlar aynı zamanda lobicilik temsilcileridir. Farkında mısınız bilmem, Türk takımlarının uluslararası her maçında gözlerimiz taraftarımızı arıyor. Taraftarlarımız ortada yok. Kulüple bağlantısız konumda oldukları aşikâr. Etkin lobicilik yapılmadığı için ekranlarda bordo-mavi renklere hasret kaldık.
Anadolu taraftarı ise güneşe maruz kalmış kar gibi eriyor. Düştük kendi derdimize, onları unuttuk. Trabzonspor Türkiye’de deplasmanı olmayan tek takımdır. Futbol başarıları elbette bu taraftarları ayakta tutacak en önemli unsurdur; ancak takımdan, Trabzon’daki taraftardan, kulüp yönetiminden bir ses bir seda beklemektedir. Futbol dışı çok organizasyonlarla bu taraftarlar heyecanlandırılabilir. Onlara Trabzonsporlu olmanın gururu zaman zaman yaşatılabilir. Lobiciliğin en temel adımı hatırlamaktır. Taraftar gibi bir değeri hatırlamadan, onlara dönük gönül işleri yapmadan lobiciliğin temellerini atamazsınız.
“Trabzonspor algısını taraftarla el ele nasıl yönetebiliriz?” sorusunun cevabını aramaya devam edeceğiz.
Ancak Trabzonsporlu olan Anadolu taraftarının son durumunu merak edenler için, yazılarımdan birine yorum yazmış bir Anadolu taraftarının serzenişlerini sizinle noktasına, vigülüne dokunmadan paylaşmak istiyorum:
Sayın Küçükali,
Yazınız çok güzel. Trabzonlu veya Karadenizin hiçbir vilayeti mensubu olmayan aslen Gaziantepli bir Trabzonspor taraftarıyım.
Bazı şeyleri buradan sıralayacağım:
1. Trabzonspor’u Trabzon şehrinin zannedenler Trabzonspror’u Trabzonlu da olsa hiç tanımıyor demektir. Ne kadar Trabzonlu tanıdıklarım benim Trabzonspor aşkımı görünce şaşırıyorlar ki, buda aslında çoğu Trabzonlu hala bunu anlamamış ve Trabzonspor’u 250.000 nüfuslu bir şehre mahkum düşünmüşler.
2. Trabzonspor, şehir takımı değil bir ülke takımı. Trabzonspor Anadolunun yükselen sesi. Bunu artık Trabzonlu kardeşlerimiz anlasın ve Trabzonlu olmak Trabzonspor’un sahibi olduğu düşüncesinden kurtulsunlar yoksa bizi kaybederler.
3. Ben çocuklarımı Trabzonsporlu yapana kadar çok çile çektim. Etrafım GS li dolu. Ama çocuklarım TS li oldular. İkisi de lise sona gidiyor. Şimdi bana soruyorlar, baba bizim takım büyük takım sınıfında olsa futbolcularını kaptırır mı, şampiyon olamaz mı, bizim arkadaşlarımızın takımı hep şampiyon oluyor biz niye dolgu takımı gibi duruyoruz diye….. Şimdi bende ahkam kesen Trabzonlu kardeşlerime soruyorum; Sizin şehrinizde TS li olmak kolay. Takım yenilse de sizinle uğraşan yok. Ya bizim gibi Trabzonlu olmayıp başka şehirlerde yaşayanların durumu ne olacak.
4. Trabzonspor’u o kadar çok şehrin takımı yaptınız ki, Trabzonlu olmayan teknik adamlara Trabzonlu olan ama takım üzerinde hiç başarı edinememiş kişilere gösterilen tölerans gösterilmedi. Başarı gösterenler de bir şekilde gitti. Bu şehir ırkçılığından çıkıp TRABZON SPORUN büyüklüğüne yakışır bir takım yönetilmelidir.
5. Evet lobicilik önemli. Geçen sene TFF önünde binlerce kişi toplandık. Ben Gaziantep’ten çocuklarımın ikisini de alarak geldim. Ama bir tek TS yöneticisi orada yoktu. Hak istenmez kazanılır. Bizim büyüklerimiz, Sütçü İmamlarımız, Topal Osmanlarımız, Ali Şükrülerimiz hak istemediler aldılar. TS YÖNETİCİLERİNE BURADAN SESLENİYORUM:
SİZİN TAKIMIN HAKLARINI SAVUNMANIZ TRABZONDAN BAŞKA ŞEHİRDE OLMUYOR MU?
TFF NİN ÖNÜNDE YAPILAMIYOR MU?
6. Bakın Aziz Yıldırım içeri girdi. Mahkeme suçlu buldu. Ama sanki sütten çıkmış ak kaşık gibiler. Bu yönetimin kırizi iyi yönetme kabiliyeti ile ilgilidir. Bizim yöneticilerimiz ise TFF önüne bile gelemediler zahmet edip.
Daha çok söylenecek şeyler var ama TEK SÖZ AYIP. YÖNETİM BAHANE UYDURMA YERİ
DEĞİL. BÖYLE GİDERSE TS Trabzon şehrinden başka hiç kimsenin takımı olmaz. Diyor sayın Latif Maraşlı
Bu yazılarımıza devam edeceğim. Sağlıcakla kalın…
Diğer Tekin Küçükali Köşe Yazıları
Haber Kaynağı : Taka Gazetesi
latif kardeşimin ağzına sağlık trabzonda takım yenilince herkez sus pus. artık kafalar topraga gömülmesin çıksın
biz nedelum desin biri trabzondan sabır istemek kolay, yaşayın istanbulda trabzonsporu tutarakda göreyim. birsene sustu yönetim şimdi kakmış ayağa uyansınlarda balığa gidelum hemi
şenolda yönetimde istifa etsin artık ayıp oluyor rezil ettiler bizi
Dedikleriniz doğrudur ama sözlerinizin etkisi doğruluğu oranında büyük olmuyor? Zira bu sözler yerel bir gazetenin belirli görüş veye belirli sayıdaki taraftar guruplarıyla değil, ulusal medyada çok daha geniş kitlelerin önünde paylaşılmalı. O zaman kanaatim odurki, istenilen hedefe varılacaktır. Sonuç olarak; içi boş, bilgi ve enteklektüellikten uzak kişilerin ulusal tv kanallarında sadece figüran olarak boy göstermekten ve zaten insanların görüp, bildikleri şeyleri beyhude dile getirmelerinden bıktık çoktan usandık. Yani biz, siz ve sizin gibileri ulusal kanallarda görmek ve Trabzonumuzun, sesimizin duyurmanızı istiyoruz.
futbolcu transferi desen bizim kadar çok para harcayıp o kadar kötü oyuncu alan bir bjk var onlar da battı batıyor.
Anadolu’da şampiyon olamayan bir takımı desteklemek, fenere her yıl yenilen bir takımı desteklemek, yıldız oyuncularını avrupaya diye floryaya gönderen takımı desteklemek zor iş,ama biz bundan da vazgeçmiş değiliz.
benim dışarıdan gördüğüm TS’nin Trabzon şehri için en büyük yeri devasa bir KIT. ucuk paralara çalışan bir sürü danışman,hoca,vs var,ama ortada bir şey yok.ne transfer komitesi var, ne de altyapı birimi düzgün işliyor.alt yapıdan takıma oyuncu kazandıramıyorlar.
TS bence profosyonel ve hissedarlarına ve taraftara hesap verebilecek insanlar tarafından yönetilmeli. HES vs gibi spor ile ilgili olmayan Trabzon kentine,doğasına zarar veren faaliyetlerden uzak durmalı.
YETER SÖZ TARAFTARIN diyen bir yönetim için herkes kenetlensin bizi siyasetin belirleyeceği yönetimler yönetmesin.
1. “taraftar yerelleşmesi”: “Bize her yer Trabzon” filan değil artık. Kendi stadımız bile boşken bu sloganın içi boşalıyor istemeden.
2. Sayın Küçükali’nin “yerel”de olması. Taraftarın diliyle, adanmışlığıyla yazılmış isyanı binler değil; yüzbinler görmeli. Hatta “modern yönetim stratejileri” olarak adlanlarılabilecek yaklaşımı (lobicilik ve algı yönetimi) spor camiası görmeli, milyonlar görmeli.
Güncel yönetimin arkasında yeterince duruldu. Kapasitelerinin maksimuma ulaştığını ve yetersiz kaldıklarını gördük; görüyoruz. Artık yenilik zamanı! Camianın ihtiyaç duyduğu isim, yönetim altyapısı, bilgisi ve vizyonuna sahip olmalı, önemli görevlerin altından kalkmış referanslara sahip olmalı ve önemlisi yerel bir değer olmalı.
Küçükali’nin konuya yaklaşımı nasıl olur bilemiyorum ancak birkaç yorumcu Sayın Küçükali’yi Trabzonspor’un başında görmek için organizasyon çağrısı yapmış. Daha önce benim de bu alanda dillendirdiğim bir düşünceydi bu. Çağrı şimdilik binlere ulaşabiliyor. Bunu yüzbinlere ulaştırmak ilksel amaç olmalı. Biz taraftar olarak, onun bu görevin altından kalkacak niteliklere sahip olduğuna inanıyoruz. Camia da buna inanmalı….
Teşekkürler.
teori üretmek kolaydır ama pratikte uygulamada geçerliliği her zaman teorideki gibi olmaz…
1, Manchester United’ın tarihini kısaca okumanızı tavsiye ediyorum. Özellikle Sir Alex Ferguson’un takımın başına getirilmesinden hemen öncesine dikkat etmenizi öneriyorum. Sonrasını zaten biliyoruz.
2. “teori üretmek kolaydır ama pratikte uygulamada geçerliliği her zaman teorideki gibi olmaz…” demişsiniz. Haklısınız. Vizyon sahibi yönetici teoriyi uygulamaya dökmeyi başarandır zaten. O kadar sık ve çok başarısız yönetici gördük ve görüyoruz ki, yukarıdaki çıkarımınız, değişmez bir kurala dönüşmüş durumda.
teşekkürler